27 Mart 2014 Perşembe

Size Özel Bir Sigortacınız Olsun İster Miydiniz?

Generali Sigorta’nın reklamlarını bir süredir izliyordum. Önce eğlenceli olması dikkatimi çekti, sonra bir arkadaşım aracı için bildiğim iyi bir sigorta var mı diye sorunca aklıma geldi Generali Ali diye:) Reklamları aklımda kalmış demek ki… Üşenmedim gittim sizin için aradım.



Zorunlu Trafik Sigortası veya kasko için Generali’nin 7/24 Özel Sigorta Danışmanlığı hattı 0850 555 55 55’i veya generali.com.tr den 1 dakikada teklif alabiliyorsunuz. Generali Sigorta müşterisi olmasanız dahi bir kez teklif alırsanız size kişisel sigorta danışmanı atıyorlar. Bilgi alan kişi her aradığında, karşısında aynı danışmanı buluyor. Böylece müşteriler sorunlarını her defasında baştan anlatmak zorunda kalmıyor ve telefonda uzun uzun beklemeden işlerini kolayca halledebiliyor. Bildiğiniz size özel bir sigortacınız oluyor:)

Bu arada Generali 1831 yılında İtalya’da kurulmuş ve 150 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteriyormuş. Tüm dünyada 65 milyonu aşkın müşterisi varmış. Bir sigorta şirketi için oldukça güvenilirler yani.



Bugünlerde Zorunlu Trafik Sigortasında %70’e varan indirimleri varmış. Eğer yakın zamanda zorunlu trafik veya kasko sigortası yaptıracaksanız Generali’den teklif almadan yaptırmayın derim. Teklifler kişiye ve arabaya özel yapıldığı için indirimler de kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Bu yüzden teklif alırken yaşınız, arabanızın yakıt türü gibi etmenler de önemli oluyor.

Hemen teklif alıp indirim kazanmak isterseniz, 31 Mart’a kadar generali.com.tr yi ziyaret edin.

1 Dakikada Teklif Almak için Tıklayın.


Bir boomads advertorial içeriğidir.

21 Mart 2014 Cuma

Yaratıcılık Yolunda

Bumerang Deneyim Günleri kapsamındaki ikinci etkinliğe katılma şansını elde etmiş olmaktan gayet mutlu ve gururluyum. Bugün tadından yenmeyecek derecede zevkli, keyifli, yararlı ve ilgi çekici bir atölye çalışması gerçekleştirdik.
Dialog Anlatım İletişim Kalamış adresinde gerçekleşen etkinlik için ev sahibine ve organizasyonu yapan Bumerang ekibine çok teşekkür ediyorum.
Bu çalışma sayesinde, Devlet Tiyatrosu Sanatçısı Metin Yavuzoğlu ile kendi içimizde bir yolculuğa çıktık ve aynadan daha ilerisindeki kendimizi gördük. 
Yaklaşık 4 saat süren çalışmada zamanın nasıl geçtiğini anlamadım bile. Metin Yavuzoğlu'nun pozitif enerjisi, insanı motive eden ses tonu ve dolu dolu konuşmasıyla çalışmamız renklendi.
Eğitmenimiz ilk olarak bize yaratıcılığı nasıl kullandığımızı sorarak başladı. Sonrasında hayatından bir örnekle devam etti ve çok önemli bir kavramla tanıştırdı bizi: "Boşlukla ilişki kurma". Boşlukla ilişki kurma, daha çok küçük çocukların oyunlarında ve pandomimcilerde rastladığımız; hayali nesneleri gerçekmiş gibi göstererek yaşamak ve karşısındakine yaşatmak tekniğine deniyor. Hayal gücümüz olduğu sürece yaratıcı ve inandığımız sürece inandırıcı oluruz dedi Metin Hocamız.
Boşlukla ilişki kurma deneylerimiz bize kendimizi yansıtma şansı verdi ve karşımızdakilere sesimizi kullanmadan bir şeyler anlatmamızı sağladı. Hepimizin ortak sorunu asıl anlatacağımız konuyla ilgili olarak aklımızdakileri tam olarak yansıtamamızdı. Bu bizim ne kadar inandığımızla ilgiliydi. Asıl kaygının onaylanma duygusu olduğunu söyleyen hocamız, en kötü eleştirmenin kendimiz olduğunu belirtti, hatalarımızı görmeye çalışmamamız gerektiğini öğütledi.
Anahtar kelimelerimizden biri "Anı Yaşamak". Dünyaca bilinen ismiyle Carpe Diem felsefesinin aslında iki kelimelik basit bir olgu olmadığını, farkında olmanın ne kadar da önemli olduğunu görmüş olduk. Gerçek hayatta biz neye ne kadar inanıyorsak, karşımızdakini de ona o kadar inandırabiliriz. 
İnsanın hayatında annenin çok önemli olduğunu söyledi eğitmenimiz. Annenin çocuğa ilk "format"ı attığını, eğitim olarak ilk onu annenin şekillendirdiğini bildirdi. Bu ne kadar da doğru bir tespitti. 
Hayatta bulunduğumuz anlarda hep 5N1K kuralını (Ne, Nerede, Ne zaman, Neden, Nasıl ve Kim) uygularsak farkındalığımızın artacağını, anın keyfini çıkarıp daha çok değerini anlayabileceğimizi söyledi.
İnsanın etrafında çevirdiği duvarlarının olduğunu ve bunların bizi kendimizi ifade ederken sınırladığını öğrendik.
Eğitmenimiz satır aralarında bile bizim için o kadar değerli bilgiler verdi ki, bir kısmını not almama rağmen diğer bir kısmını da kaçırmış olabileceğimi düşünüyorum. Günün sonunda sihirli değnekle değişmedim ama artık attığım adımlarda daha dikkatli davranıp anı yakalamaya çalışıyorum.


19 Mart 2014 Çarşamba

Yeni Bir Hayat!

Neden Amerika’da Doğum?
Aslında bu sorunun cevabı çok basit. Amerika’da doğum bebeğinizin Amerikan vatandaşı olması anlamına geliyor. Ancak neredeyse hergün ünlü bir ismin Amerika’ya doğum yapmak için gittiğini duyar olunca acaba bu sorunun başka bir cevabı da var mı diye düşündüm. Biraz araştırma yapınca karşıma Amerika doğum konusunda hizmet veren Yeni Bir Hayat ve şirketin genel müdürü Şevki Akaydın çıktı. Ben de ona Amerika’da doğmuş olmanın Amerikan pasaportuna sahip olma dışında başka avantajları da var mı diye sordum. Cevaplarını sizle paylaşıyorum.
Amerikan vatandaşlığı tüm hayatı boyunca süren bir hak ve bunun için Amerika’da devamlı olarak yaşaması gerekmiyor. Örneğin doğumdan sonra yetişkin oluncaya kadar Amerika’ya hiç gitmeyebilir. Bu durumda bile hakkı kaybolmuyor. Ayrıca kendi çocukları da Türkiye’de doğsalar bile Amerikan vatandaşı oluyorlar. Bu da son derece önemli bir detay. Yani çocuğunuzla birlikte torunlarınızı da Amerikan vatandaşı yapmış oluyorsunuz.
Amerika yurtdışı eğitim denildiğinde hepimizin belki de ilk aklına gelen ülke. Dünyanın en iyi okullarının birçoğu Amerika’da bulunuyor. Sadece üniversiteler değil, temel eğitim kurumlarında da eğitimin kalitesi gayet iyi. Bebeğiniz Amerika’da dünyaya geldiği takdirde diğer Amerikalı öğrenciler gibi temel eğitimden ücretsiz yararlanıyor. İster ilk öğretim, isterseniz lise eğitimi döneminde çocuğunuz Amerika’ya gidebilir ve devlet okullarında hiçbir ücret ödemeden eğitimini tamamlayabilir.
Aslında temel eğitim açısından Türkiye’de özel hakları oluyor. Şöyle ki belirli kolejler yabancı öğrencileri sınav yapmadan kabul ediyorlar. Bunun ne kadar önemli bir ayrıcalık olduğu şüphesiz tartışılmaz. Zira kolej sınavlarına girmeme demek sınav stresi olmadan geçen bir öğrencilik anlamına geliyor. Çocuğunuz öğrenciliğinin keyfini çıkararak, boş zamanını özel dersler yerine müzikle, sporla uğraşarak geçiriyor olacak.
Üniversite çağı geldiğinde ise Amerika’da üniversite eğitimi yapmak isterse yabancı öğrenci ücreti ödemek zorunda kalmadan okullara başlıyor. Amerika’da üniversiteye gitmek isteyen bir Türk öğrencinin yıllık okul ücreti ortalama $20,000 civarında. Oysa Amerikalı öğrenciler bu rakamın yaklaşık 3’de 1’ini ödüyorlar. Hatta biraz notları iyi bir öğrenci ise üniversiteden burs alarak tamamen ücretsiz eğitim görmesi de mümkün.
Şevki Akaydın bir başka ayrıcalığın da anne ve babalar için olduğunu belirtti. Sizler de çocuğunuz yetişkin bir kişi olduğunda Amerika’ya yerleşme hakkını elde ediyorsunuz. Önce o gidiyor, sonra sizin için greencard başvurusu yaparak sizlere de Amerika kapılarını açıyor.

Özet olarak Amerika’da doğmak sadece vizesiz seyahat etmek anlamına gelmiyor. Bunun çok daha ötesinde fırsatlar sunuyor.

13 Mart 2014 Perşembe

12 Yıllık Esaret

1841 Amerika'sında geçen film, keman çalan, eğitimli, özgür ve 2 çocuk babası Solomon Northup'un iki beyaz tarafından kandırılıp kendini kölelerin arasında bulması ve esir hayatında yaşadıklarını anlatan dokunaklı bir film. Gerçek hikayeden esinlenmiş olması bana kalırsa Oscar almasının tek sebebi olmalı; filmi izledikçe Oscar kazanmasının haklı olduğunu anladım.


Keman çalarak geçinen Solomon, bir gün çok cazip bir teklif alır. Bir sirkte çalgıcılık yapacak ve gösteri başına para almasının yanında, kazançtan da pay alacaktır. İyi bir başlangıç yaparken içkiyi fazla kaçırıp kendini köle pazarında bulan Solomon, her ne kadar derdini anlatmaya çalışsa da kimse onu dinlemez ve güneydeki çiftliklerden birinde çalışmaya başlar. Çiftlik sahipleri kendi çıkarları ve kazançları için köleleri hiçe saymaktadır. Merhamet duygusundan yoksun olan sahibi, gündüz yorulan köleleri akşam kendi eğlencesi için dansa çağırıp onları zorla dans ettirmektedir.
Sahibine zaman zaman karşı gelen Solomon, asiliğiyle bilinmektedir. Ona başka bir köle tarafından verilen öğütten dolayı Solomon, okuma yazma bildiğini ve eğitimli olduğunu kimseye söylemez. 
Yıllar süren kölelik hayatında zaman zaman durumunu anlatıp yardım isteyen mektup yazmaya kalkar ama bir türlü başarılı olamaz.
12 yıllık esaret filmi, en iyi film, en iyi uyarlama senaryo ve en iyi yardımcı kadın oyuncu dallarında 3 ödülü kucaklamış ve haketmişti bana göre.
Şahsi fikrim olarak genellikle dokunaklı ve gerçek olaylardan aktarılan filmlerin Oscar'da çok daha başarılı olduklarını düşünüyorum.
Dipnot olarak Brad Pitt'in yapımcı olarak bu filmde payının olması ve filmin sonlarına doğru bir karakterle de gözükmesini eklemek gerekir.
Herkese iyi seyirler dilerim!

11 Mart 2014 Salı

El Yazısı

2012 yapımı Ali Vatansever'in yönettiği film, Bolu'nun sevimli kasabası Göynük'ü tüm güzelliğiyle yansıtıyor. Şehirden kasabaya gelen ve eczacılık yapan Zeynep (Cansu Dere), kasabada öğretmenlik yapan Celal ile nişanlıdır. Zeynep'i sevenler Celal ile sınırlı değildir. 8 yaşındaki Ragıp da Zeynep'i her fırsatta görmek için elinden geleni yapar. Kasabanın heyecanla beklediği İngilizce öğretmeni için hazırlıklar yapılır. Heyecanla beklenen öğretmen beklenen gününde gelmez. Ertesi sabah öğretmeni bulurlar fakat tek problem öğretmen (Wilma Elles) Fransızca konuşmaktadır. Böylece kasabadan kimse onunla anlaşamaz. Tarzanca İngilizcesiyle konuşmaya çalışan kaymakamın oğlu Ahmet, öğretmen ile arkadaş olur. Ahmet'in derdi, köyden aşık olduğu kızla evlenmek, öğretmenin derdi cep telefonundan sinyal bulmak, Ragıp'ın derdi Zeynep, Ragıp'ın dedesinin derdi ise gençlik aşkıdır.
Aşk eksenli film, zaman zaman duygusal sahneleriyle etkileyici, muhteşem Göynük manzarasıyla büyüleyici, insani tarafıyla da sevimli bir halde karşımıza çıkıyor. Türk filmlerinin ortak teması aşk, kavuşamama ve imkansız aşk burada farklı açıdan yansıtılmış.
Sıkılmadan izlenen, keyifli bir film. İyi seyirler!

3 Mart 2014 Pazartesi

Büyük Kumar (Runner Runner)

Princeton'ın parlak öğrencisi Richie Furst, aynı zamanda kumar sitelerine oyuncu bularak okul harçlığını çıkartmaktadır. Kumarda para kaybeden bir öğrencinin onu dekana ispiyonlamasıyla okuldan atılma ile karşı karşıya gelir. Okul taksidini ödeyebilmek için son bir atılım ile internet üzerinden kumar oynar ve sitenin hile yaptığını fark eder. Elindeki son parayı kumarda kaybeden Richie'nin tek şansı kumar sitesinin sahibine gidip durumu açıklamak ve bunun karşılığında parasını geri almaktır.
Kosta Rika'da bulunan site sahibi ünlü iş adamı Ivan Block'u ziyarete giden Richie, bir şekilde ona ulaşmayı başarır ve hileden bahseder. Tepkisini açığa vurmayan Ivon ise Richie'ye teşekkür edip onu gönderir. Richie bu durum karşısında çok şaşırmıştır, ama daha yapacağı bir şey yoktur. Fakat ertesi gün Richie'yi kaldığı otelden bulan adamlar onu Ivon'ın karşısına getirirler ve Richie vazgeçemeyeceği bir teklif alır. Okulunu bitirebilmesi bu kumarı oynamasına bağlıdır.
Justin Timberlake'in göz dolduran oyunculuğu ve Ben Affleck'in etkileyici oyunculuğu birleşince keyifli bir film bizi karşılıyor. Evde DVD keyfi için ideal bir film olduğunu söyleyebilirim. Şimdiden iyi seyirler!