Son Yazılar

Ye, Dua Et, Sev

Elizabeth Gilbert'in en çok satılanlar listesine yerleşen kitabının film uyarlamasını izlemek için sinemadaydım.
Kız kıza bir film olduğunu bildiğimizden, daha önce çok sevdiğim arkadaşımla sözleşmiştik. Cumartesi günü sinema saatine yetişebilmek, filmi kaçırmamak adına İstanbul trafiğinde boğuştuktan sonra nihayet 5 dakika gecikmeli salonda koltuklarımıza yerleştik.
İkinci kitapta nihayet bulduğu aşkıyla evliliğe giden yolda yaşadıklarını ve deneyimlerini anlatan Elizabeth Gilbert, nam-ı diğer Liz'in yaşadıklarının ilk safhalarını izlemek çok keyifliydi.
Zira filmde sevilen oyuncuların olması, filmin sadece Amerika sokaklarında veya evlerinde geçmemesi, ruhsal ve görsel açıdan da tatmin edici oluşu filmi beğenme sebeplerimden diyebilirim.
Kötü bir evlilik geçiren, aradığı aşkı sonrasında da bulamayan Liz Dünya'nın çeşitli yerlerine yolculuğa çıkarken aynı zamanda kendi iç dünyasına da yolculuk yapar.
İtalya'da İtalyanca öğrenecek, Hindistan'da aşramda meditasyon yapacak, Bali'de ise bilge Kutut'a yardım edecektir.
Tüm bunların sonunda Liz'in öğrendiği şey tamamen bizim de uygulayabileceğimiz, çok basit ama her zaman gözden kaçırdığımız bir şey. Kendimizi dinlemek, düşüncelerden arınmak ve ön yargılı davranmamak. Tıpkı bir kez düşünce bir daha yürümekten vazgeçmek gibi...
Filmin bana kattığı şeyler bunlar, uygulama konusunu bilemem ama kulağıma küpe olacağı kesin...
Kitabın ismi bir Rus atasözünden geliyor, bu ayrı bir dipnot olsun :)

2 yorum:

  1. Filmin ismini çok beğendim.
    Ye, dua et, sev. Bu üç kısa söcük belkide hayatın özeti.

    Bircan

    YanıtlaSil
  2. Hosşgeldim.
    Ben de beğenmiştim ama belirttiğiniz gibi tam bir kız filmi.

    5 yaş kız annesi Çiğdem
    www.oglakkizlari.blogspot.com

    Blogger annelerinden geldim.

    YanıtlaSil