Yeni Eve Alışmak
Burası bizim mahallemiz adlı yazımda çocuk yetiştirmek uğruna merkezden tepelere taşınma kararımı irdelemiştim. Şu an itibariyle tepelerden yazıyorum. Yeni evimize sanırım en çabuk Yonca alıştı. Biz bile bir çok şeyin yerini hala düşünerek hareket ederken Yonca çabucak duruma uyum sağladı.
Kıta da değiştirmiş olduğumuzdan birçok bakımdan farklı bir yerde hissediyoruz kendimizi. Anadolu Yakası Avrupa Yakası'nın hareketliliğini hiç barındırmıyor bir kere. Avrupa Yakası'nı avcum gibi bildiğimden burada hareket ederken tereddütlü yaklaşabiliyorum.
Sakinlik konusunda ve tabii ki rahatlık konusunda Avrupa Yakası'na göre çok ileride olan Anadolu Yakası fazla gezilecek mekanı olmaması sebebiyle biraz geride kalıyor.
Eve gelince, yerleşmek bile başlı başına çok zor bir olaymış. Bir de evin içinde tadilat vs. durumları devam ediyorsa, evdeki ne temizlikten ne de düzenlemelerden hayır gelmiyor ne yazık ki. Normalde evin kendi kendini kirleten bir organizma olmasından dolayı, arkamızı döner dönmez yeni bir pislik veya tozla karşı karşıya kalıyoruz. Dolapların iç düzenleri, gardırop, banyo vs. derken ancak yerleşmeyi tamamladık. Dağ gibi çamaşırlara karşı ise Don Kişot gibi mücadelemiz devam ediyor.
İçeri girdiğimizde ayakkabılarımızın altında biriken bir karış toz ise bize temizlik mesajını iletmek için yeterli olabiliyor.
Büyüklerin alması gereken çok yol varken, Yoncacığım zaten hep bu evde yaşıyormuş gibi olduğundan alışma sorununun büyük kısmı hallolmuş gibi gözüküyor. Herkese evinde huzurlu, sağlıklı, mutlu oturmalar dileyerek yazımı sonlandırıyorum.
Hiç yorum yok